12 Eylül 2025 

Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği ADAM-DER çatısı altında toplanmış,

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecileri tarafından sol görüşlü olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış askerler olarak,

Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en köklü gericilik hareketi olan solkırımcı 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesini 45’inci yıldönümünde bir kez daha lanetliyoruz. 

Kırk beş yıl önce NATO Paşalarının darbesi, daha Türkiye’de resmen ilan edilmeden, dönemin ABD Başkanı’na “Bizim çocuklar başardı” sözleriyle müjdelenmişti. Türkiye’de patron sendikasının başkanı da sevincini “Eskiden işçiler gülüyordu, biz ağlıyorduk; şimdi gülme sırası bizde” diyerek dile getirmişti. Darbeci Genelkurmay Başkanı ise “Garson benden fazla maaş alıyor” diye yakınırken, emekçilere olan sınıfsal kin ve düşmanlığını vurguluyordu.

***

Bilinir ki bütün darbecilerin öncelikli eylemi, emek örgütlerini baskı altına almak, hak arama yollarını kısıtlamaktır. Nitekim kırk beş yıl önce darbe yapan NATO generalleri emek örgütlerini ve parlamentoyu kapattılar, 600 bin kişiyi işkenceden geçirdiler, idam sehpaları kurdular; medyayı, yargıyı, üniversiteleri tahakküm altına aldılar. 

Darbeci paşalar tarihte benzeri görülmemiş insanlık suçu işleyerek Kürtlere dillerini ve kimliklerini, Alevilere inançlarını yasakladılar. 

Dikensiz gül bahçesi yaratmak için on binlerce kamu personelini işten atan darbeci generaller, ülke çapında solkırımla kalmadılar, kışla içinde de solkırım yaptılar; resmi itirafa göre 397 subay, 176 astsubay, 447 öğrenci askeri işkenceden geçirip, işsizler ordusunun saflarına attılar.

***

Üzüntüyle vurguluyoruz ki, 45 yıl önce askeri darbeye maruz kalan ülkemiz bugün de ümmetçi ırkçı sivil darbe rejimiyle yönetilmektedir. Hayatın her alanında isyan ettirici bir zorbalık, keyfilik ve hukuksuzluk hüküm sürmektedir. Padişahlık dönemindeki fermanların, askeri darbe dönemlerindeki emir ve yasakların yerini bugün sözde “seçilmiş halife ve padişah”ın buyrukları almıştır. Devlet terörü, emek sömürüsü, yoksulluk, yolsuzluk, baskı ve sansür, ayrımcılık ve nefret darbe dönemlerindekinden hiç de geri değildir.

Devlet erkinin tek adamda toplandığı bugünkü sivil darbe rejiminde TBMM, ancak 12 Eylül darbesi dönemindeki Danışma Meclisi kadar etkilidir. TBMM, devlet gücünü şahsileştiren ‘tek adam’ın iradesi dışında hiçbir karar alamamakta, denetim görevini yerine getirememektedir.

TBMM’de “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” adıyla kurulan komisyonda Kürt meselesine çözüm arayan iktidar, komisyonda Kürtçe konuşmayı engellemekte, sorunun demokratik çözümü yolunda hiçbir adım atmamakta; dahası, sürece katılan partilere aba altından sopa göstermektedir. Kürt meselesindeki ikiyüzlülüğü samimiyetsizliği defalarca kanıtlanmış Saray iktidarının “Terörsüz Türkiye Süreci” adı altında Kürt halkını beklentiye sokarak demokratik muhalefeti bölmeyi, böylece diktatörlüğünü daha da pekiştirmeyi hedeflediği aşikârdır. Bu durum karşısında TBMM’de kurulan komisyonun Kürtleri, toplumsal ve siyasal muhalefeti oyalama amacı taşıdığı kuşkuları giderek büyümektedir. Bunu tersine çevirmek Barış ve Demokrasi güçlerinin elindedir.

Bizler, biliyoruz ki Kürt sorununun çözümü ve barış, Saray’ın lütfuyla değil,  mücadeleyle elde edilecektir. Kürt halkının ve örgütlerinin de öznelerinden olduğu Toplumsal ve Siyasal muhalefet, Rejimin ikiyüzlülüğünü açığa çıkararak demokrasi ve barışı inşaya yönelik ortak mücadeleyle ve mücadeleyi önceleyen mücadele- müzakere diyalektiğiyle demokrasi ve barışı kazanacaktır.

Ümmetçi ırkçı Saray iktidarının demokratik muhalefeti bölme amaçlı zorbalığı neredeyse 1(bir) yıldır, ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi’ni hedef almıştır. Zorbalık, halk oyu ile seçilmiş belediyelere kayyım atayıp başkanlarını tutuklamanın ötesine geçmiş, muhalif partilerin kongrelerini ve yöneticilerini hükümsüz kılacak bir keyfiliğe varmıştır. Hatırlanmalı ki, 12 Eylül 1980’de darbe yapan faşistler de, partileri resmen kapatmadan önce kayyımlara teslim etmişlerdi. Ana muhalefet CHP’ye yönelik zorbalık, saray iktidarının sömürüye, yoksulluğa, yolsuzluklara, ayrımcılığa ve eşitsizliğe itiraz etmeyen uysal bir muhalefet isteğinin açık göstergesidir. 

***

Geçmiş darbelerden farklı olarak ümmetçi ırkçı sivil darbe döneminde Türkiye’miz ne yazık ki sınırlarımız dışında savaşların da içindedir. ABD emperyalizminin “Büyük Ortadoğu Projesi”nin ortağı sıfatıyla Afganistan ve Irak’taki savaşlara katkıda bulunan siyasal İslamcı iktidar, Suriye’de körüklediği iç savaşın doğrudan tarafıdır. Suriye’de Taliban–IŞİD artığı çetelerin yönetime taşınmasına katkıda bulunan, Alevi ve Dürzîlere yönelik saldırılara sessiz kalan Saray iktidarı, Suriye’yi Osmanlı’dan miras toprak gibi sahipleniyor. Bölgenin “müstemleke valisi” ABD büyükelçisinin “Osmanlı Millet Sistemi” önerisiyle uyumlu bu yayılmacı politika, Amerikan emperyalizmi güdümünde Türkiye sermayesine bölgesel alan açmayı hedeflemektedir.

Ümmetçi ırkçı faşizmin Filistin politikası da eşine az rastlanır ikiyüzlülük örneğidir. Irkçı ümmetçi faşist iktidar Siyonist zulmü en ağır sözlerle kınarken, İsrail ile ticareti sürdürmekten geri durmuyor. Filistin’de yaşanan trajedi, İsrail bombalarıyla parçalanan çocuk bedenleri, İslamcı iktidar için iç politikada istismar ettiği edeceği sıradan mağduriyet olmaktan öte bir değer taşımıyor.

***

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecileri tarafından sol görüşlü olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış, işkence edilerek sorgulanıp yargılanmış, işsizliğe ve açlığa mahkûm edilmiş askerler olarak, patronları güldürmek için yapılmış darbeleri lanetlediğimiz gibi patronları rahat ettirmek, sermayelerini daha da büyütmek için gerçekleştirilmiş tek adam darbesini de lanetliyoruz!

Darbelerin temel hak ve özgürlüklere, emek barış ve demokrasi güçlerine verdiği zararın bilinciyle, her türlü askeri/sivil darbeye, diktatörlüğe, savaşa karşı olduğumuzu, siyasal İslamcı faşizmin karanlığına teslim olmayacağımızı bildiriyoruz.

ADAM-DER olarak, kültürler ve halklar coğrafyası ülkemizin gerçekten demokratikleşmesi ve barışa kavuşması için, tüm emek barış ve demokrasi güçleri ile birlikte mücadeleyi sürdüreceğiz. 

Saygılarımızla. 

AskeriDarbelerinAskerMuhalifleri Derneği

ADAM-DER YÖNETİM KURULU