12 Mart Darbecileri İşçi ve Emekçi Düşmanıydılar!
1960’lı yıllarda işçi eylemleri yükselişe geçerken, 1970’lerin başında birçok fabrikada hak grevleri, boykotlar ve işgal eylemleri yapılıyor, alanlar kitlesel işçi mitingleriyle dolup taşıyordu.
Siyasal iktidarı ve meclisteki düzen partileri bu uyanışın önüne geçmek için harekete geçtiler. Sermaye ve AP iktidarı, Türk-İş’ten ayrılarak kurulan DİSK’i etkisizleştirerek sınıf ve kitle sendikacılığını engellemek ve işçi sınıfını sarı sendika Türk-İş’e mahkum etmek için adım attı. Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası ile Sendikalar Yasası’nda değişiklik yapan tasarı Meclise sunuldu. Yasa tasarısını engellemek için DİSK ve Türk-İş’e bağlı onbinlerce işçinin, 15 Haziran 1970’de İstanbul ve Kocaeli’de başlattığı yürüyüş, ertesi gün birçok İle yayıldı. Polis ve asker saldırısıyla bir çok işçi yaralandı, tutuklandı. Ama işçi mücadeleleri bitirilemedi. Gençlik mücadeleleriyle buluşarak büyüdü.
Artık ok yaydan çıkmıştı; işçi ve gençlik uyanışı durdurulamıyordu. Darbeci Genelkurmay başkanının ifadesiyle “sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aşmıştı”. Sermayenin hükümranlığı için gereği yapılmalıydı. Ve 1971’e gelindiğinde darbenin ayak sesleri hissedilmeye başladı. Nihayet 12 Mart 1971’de işçi emekçi düşmanı zamanın Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve Kuvvet komutanlarının imzasıyla yayınlanan muhtıra sonucu Demirel hükümeti istifa ettirilerek TSK’nın güdümünde Erim hükümeti kuruldu.
12 Mart Darbesinde birçok işçi, aydın ve genç tutuklandı, işkencelerden geçirildi. Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edildi. Darbeciler 600 civarında subay, astsubay ve öğrenci askeri de işkenceden geçirerek TSK’dan attı.
54 yıl önce gerçekleştirilen ve bugün ardıllarıyla hale hükmünü sürdüren 12 Mart 1971 askeri darbesini bir kez daha lanetliyoruz!

Darbeler Yaşamımızı Karartmaya Devam Ediyor!
54 Yıl sonra yine alanlardayız. Sabah birçoğumuzun işkenceye maruz kaldığı Ziverbey sorgu hanesinin önündeki “İşkence Görenlere Saygı Anıtı’ndaydık.” Şimdi buradayız. Darbe zihniyetinden ve darbecilerden hesap sormaya devam ediyoruz. Sonuç alıncaya kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz. Darbelerin karartmaya devam ettikleri yaşamı aydınlatmaya kararlıyız.
Evet, darbeler yaşamımızı karartmaya devam ediyor. 12 Mart ve 12 Eylül faşist darbe dönemlerinin karanlığının,zifiri karanlığa dönüştüğü günleri yaşıyoruz.
Bırakın hukuk devletini, kanun devleti bile olmaktan uzaklaşıldığı, tek kişinin keyfi kararcılığınadayalı bir rejimle karşı karşıyayız.
Söz, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün kırıntısına bile tahammülü olmayan istibdat rejimi hüküm sürüyor!
Siyasal İktidara biat etmeyen hiçbir kişinin özgürce yaşam güvencesi yok!
Apoletlisinin yerini kravatlısının aldığı darbe rejiminin kara kışına inat baharı karşılamak zorundayız!
Darbe ve Diktatörlüklerin Panzehri Barış ve Demokrasidir!
Hemen şimdi! Yargının diktatörlüğün aracı olmasına son vermek için!
Söz, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm yasal ve fiili engellerin kaldırılmasını sağlamak için!
Savaşa karşı,farklı ulusal kimliklerin ve inançların bir arada eşitlik ve barış içinde yaşamalarını sağlamak için!
Topyekûn saldırılara karşı tüm demokrasi güçlerinin topyekûnmücadelesiyle karakıştan bahara çıkacağımızı dosta düşmana duyuruyoruz.
Şimdi Barış, Özgürlük ve Demokrasi İradesini Güçlendirme ve Ortaklaştırma Zamanı!
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri olarak askeri darbelere de, bugünün “sivil” darbesine de karşıyız. Her türlü darbe ve diktatörlüğe karşı ayrımsız mücadeleediyoruz/edeceğiz. Tüm emek, demokrasi, barış ve özgürlük dinamiklerine çağrımızdır. Şimdi durmak zamanı değil, ayrılık zamanı hiç değil. Tüm siyasal ve toplumsal muhalefete karşı düşman hukuku uygulayan tek adam rejimini durdurmazamanıdır. Gelin hep birlikte haklılığımızı haykıralım ve geleceğimizi birlikte kazanalım!12.03.2025
Saygılarımızla,
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği
YÖNETİM KURULU