Türkiye’ye İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi’nde tam egemenlik haklarını kazandıran Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmalı hale getirebilecek açıklamalar ve TSK içinde 15 Temmuz öncesindeki FETÖ örgütlenmesini hatırlatan girişimlerin görünür hale gelmesi üzerine 104 emekli amiralin yayımladığı ortak bildiri, iktidar çevrelerinde ve TBMM Başkanı tarafından darbeye çağrı olarak yorumlandı.
Gerek iktidar beslemesi medyada gerekse sosyal medya mecralarında imzacılar darbeci olmakla suçlanmakta, daha da ileri gidilip rütbelerinin sökülmesi, maaşlarının kesilmesi istenmektedir.
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecileri tarafından sol görüşlü olduğumuz için TSK’den ilişiği kesilmiş askerler olarak vurguluyoruz ki, her yurttaş yasaların kendisine verdiği hakları kullanarak görüşlerini dile getirmek, bunları yaymak ve topluca ifade etmek özgürlüğüne sahiptir.
Emekli amirallerin bildirisi, kendi görev alanlarını ilgilendiren konuda, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni savunma ve Deniz Kuvvetleri’ndeki FETÖ benzeri yapılanma girişimlerine dikkat çekme çabasıdır.
Buna karşın emekli amiraller haksız şekilde darbe teşvikçisi olarak suçlanmaktadırlar.
Görevdeyken, yani Deniz Kuvvetleri’ne komuta ederken darbeye kalkışmamış, darbecilikle suçlandıkları kumpas davalarında beraat etmiş amirallerin, hiçbir yaptırım ve zor kullanma gücüne sahip olmadıkları emekliliklerinde darbeciliğe kalkıştıklarını öne sürmek, insaf ve mantık ile bağdaşmaz.
2018 Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde Genelkurmay Başkanı’nın muhtemel bir adayı helikopterle ziyaret edip adaylıktan vazgeçirmesini alkışlayan egemen medya ve siyaset aktörlerinin, bugün emekli amirallerin bildirisini demokrasiye ve sivil siyasete parmak sallamak olarak yorumlamaları ibret vericidir.
Yerli yersiz her bahaneyle 15 Temmuz edebiyatı yapan aynı egemen medya ve siyaset aktörlerinin 15 Temmuz felaketinin araştırılması için TBMM’de kurulmuş komisyonun çalışmasının engellenmesi karşısında suskun kalmaları da aynı ölçüde ibret verici bir ikiyüzlülüktür.
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER) olarak, Anayasal hakların kullanılması karşısında gösterilen tahammülsüzlüğü, tehdit dolu demeçleri kınıyoruz; her eleştiriyi milli iradeyi hiçe saymak şeklinde yorumlayan baskıcı anlayışı reddediyoruz.
Asker şahısların yanı sıra tüm kamu görevlilerinin siyasetle ilişkisi ilgili yasalarda tanımlanmıştır. Emekli askerlerin söz söyleme, görüş bildirme hakları, halen görevi başında bulunup da her gün görev alanları dışında açıklamalar yapan Diyanet İşleri Başkanı’ndan, Ayasofya Baş İmamı ya da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı’ndan daha az değildir.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı iken (Anayasa’ya aykırı olarak) İstanbul başkent ve resmi dil Arapça olmak üzere İslam Ülkeleri Konfederasyonu kurulmasını öneren emekli general ne kadar düşünce özgürlüğüne sahipse, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tartışmalı hale getirilmesine karşı görüş bildiren amiraller de en az o kadar düşünce ve ifade özgürlüğüne sahiptir.
15 Temmuz darbe girişimini “Allah’ın lütfu” sayıp kendi sivil darbesini yapanların, darbe girişimini aydınlatmaktan kaçınanların, Anayasa’yı tanımamayı alışkanlık haline getirenlerin, Meclis’i itibarsız ve işlevsiz hale getirip Anayasa Mahkemesi’ni bile kapatmakla tehdit edenlerin millet iradesinden söz etmeye hakları yoktur!
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği, anayasal hakların kullanılması ve geliştirilmesinde, Cumhuriyet’in kazanımlarının ve demokrasinin kalan son mevzilerinin savunulmasında tüm yurttaşlarla birlikte omuz omuza olmaya devam edecektir.
Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği
ADAM-DER Yönetim Kurulu